Japonya'da Bakumatsu döneminin sona erip Meiji'ye geçilmesi, sahip oldukları klasik kültürün yozlaşmasına, diğer bir tabirle modernizmin başlamasına sebep olmuştur. Bu dönemin etkileriyle beraber Japon halkı binlerce yıldır sahip olduğu kültürel değerleri ve yaşam biçimini yavaş yavaş geride bırakmaya başlamış ve daha batılı bir adaptasyon sürecine geçmiştir. Ama özellikle 80'lerde Japon halkı batılılaştıkça ironik biçimde kendi kültürleri ve felsefleri batı toplumlarını etkisi altına almış, başta Karate, Kung-Fu, Judo gibi öğretiler ve teknikler tüm dünyada ilgi odağını merkezi haline gelmiştir. Ki bu akım da dünyaya Bruce Lee gibi yıldızlar çıkarmış ve evlerimize dövüşlü filmler sokmuştur. İşte bu Japon dövüş sanatlarının en etkin olduğu batılı merkezlerden biri de Avrupa kıtasında yer alan Türkiye'nin İzmir şehrinde ikamet etmekte olan Özbaş klanının evidir.
Bizim ise bu klan ve evde hüküm sürmekte olan uzakdoğu tekniklerine şahit olmamız, Özbaş klanının en genç üyesi Mustafa Can'la tanışıp, evlerine gitmemizle mümkün olabilmiştir kıymetli takipçiler. O dönemlerde KoSF ekibimiz daha yeni yeni kurulmuştu ve hep beraber henüz Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği birinci sınıf öğrencisi olan(ve hep öyle kalacak olan) dostumuzun evine gitmiştik. Elimizde playstation, oyunlar ve erzaklarla eve vardık ve bizi kapıda Özbaş klanın master'larından olan Can'ın annesi bizzat karşıladı. Bizde gereken hürmeti gösterdik ve vakit kaybetmeden Can'ın odasına doğru hareketlendik.

Fazla itiraz edemedik ve yavaşça yerlerimize geçip playstation'u

Ne olduğunu anlamak için hepimiz kapıya gördük ve gördüklerimiz kanımızı dondurdu. Özbaş klanının en yaşlı üyesi olan anneannesi, inanılmaz bi Ninjutsu tekniğiyle kapıyı bir santim aralamış ve tek gözüyle bizi dakikalardır gizlice gözetliyordu. Ama gelin görün ki bunu sadece "Ki no purezensu no fīringutekunikku" tekniğini("Vücutsal Enerji Hissetme" anlamına gelir) kullanan Can farkedebilmişti. Yakalandığını anlayan anneannenin tek gözü birden kapının aralığından kayboluverdi ve kapı yavaşça kapandı. Ekipçe tamamen donakalmış, dehşet içerisinde evin içinde olanları anlamaya çalışıyorduk. Can hafifçe gülümsedi ve yaşadığım felçten faydalanarak elimdeki joystiği kaparak yerine oturdu. Sahip olduğu karizmayla Naruto'nun yeni sezonunda baş rolü kapabilir, hatta Sasuke'yle kafa kafaya gidebilirdi.

Tabi bu vahim olayın ardından Özbaş klanının liderliğine annesi yükselmiştir (hatta belki bu beraber organize ettikleri bir taht oyunu bile olabilir). Ama bunu fırsat bilen Can,klan liderliğine bizzat yükselmek istemiş, fakat annesi de Can'ın ev telefonunu çok fazla kullanmasını bahane edip, telefonun kablosunu iki parmağıyla bölerek("Suraishingu No Gijutsu") Can'ın liderliğe henüz hazır olmadığını kendine ispatlamıştır.
Henüz annesini yenecek kadar güçlü olmadığını farkeden M.Can Özbaş ise bu olaydan iki yıl sonra kendine bir hatun bulup, bütün uzakdoğu ve kendi geliştirdiği R.Ö.R. tekniklerini bir kenara bırakarak inzivaya çekilmiş ve tahta çıkacağı günleri beklemeye başlamıştır. Ama bu zaman zarfında genç yaşına rağmen ardında "Elindekiyle yetin ama imkansızı iste" ve "İdealizm yoktur, kese kağıdı vardır" gibi sayısız öğretiler bırakmıştır. Zamanı geldiğinde kendisinin yöneteceği klanının yeni merkezinin ise babaannesinden kalacak olan Kordon'daki ev olacağı rivayet edilmektedir...
Kaynak: Sümer, E. (2011). Modern Japon Kültürü Tarihi. İzmir: Empty Talk Yayınları