22 Kasım 2011 Salı

Şeytani Plan

Tarih: 18 Kasım 2011

Kıymetli okurlarımız ekibimizin Can isimli üyesi, uzun yıllar süren dostluğumuz boyunca yaptığı işlere en anlam veremediğimiz kişidir. Kendisi bu zaman zarfında model boyamak ya da denizaltı simülasyonu ve Princess Maker oynamak(bir de bu oyunu överek anlatır üzerine) gibi bize göre son derece s*kko, kendisine göre de oldukça anlamlı işlerle uğraşmıştır. Ama önemli manyaklığı da bu gibi işlerle uğraşırken dünyadaki her şeyden ve herkesten kopmasıdır.

Ki kendisini bu gibi anlarda ararsanız aradığınızı gördüğü halde telefonunu açmaz, ya da daha sonra “Abi ne oldu?” diye aramaz, isterseniz binlerce hakaret dolu mesaj atın bir tane bile cevap yazmaz. Hani kırk yılın başı “Abi beni arayın” diye bir mesaj attı diyelim. O zaman da aramanızı kendi istediği halde telefonunu gene açmaz. Bu garip duruma Empty Talk Üniversitesi, “R.Ö.R.’ler ve Nöronlar” Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Yiğithan Civil şu teşhisi koymaktadır: “Can gerçek bir gerizekalı *mına koduğum!”

Her neyse. Ekipçe yaklaşık bir haftadır görüşmüyorduk ve Yiğit’in sınav dönemi yetmezmiş gibi bir de Can’ın sınav dönemi üst üste geldiği için ekibi bir araya getirmek, her geçen gün Adriana Lima’dan gecenin sonunda sevişmeli bir akşam yemeği kopartmaktan çok daha zor hala geliyordu. Ama ben inatla her gün bu uğurda kendi sağlığımdan yemeye devam ediyordum. Burada kendime dair samimi bir parantez açmak isterim. Her buluşmadan önce her seferinde karı gibi tripler atan, hiçbir bokla uğraşmadıkları halde Çankaya Köşkü’nde yemeğe katılacaklarmış gibi götünden meşguliyetler uyduran, buluşma ayarlanmadığı zaman da yüzüme “NİYE BULUŞMUYORUZ AQ?” diye çemkiren bu g*tüne koyduklarımla buluşma düzenlemeye çalıştığım için de bende çok ileri derecede bir gerizekalıyım. Hiçbir akıllı insan aynı hatayı bu kadar uzun süre yapmaz çünkü. Bakınız: Ankara’ya taşınan Özgür Şahin.

İşte bu piçlerin aslında zerre çalışmadıkları sınav dönemleri yüzünden buluşmalar da habire erteleniyordu değerli takipçiler. En sonunda Perşembe günü Can bize “Yarın sınavım var, evden çıkamam ders çalışcam. Ama sınav çıkışı sekiz buçuk gibi gelirim. Cuma buluşalım aab.” diye başlangıçta son derece mantıklı gözüken bir teklifte bulundu. Biz de geçmiş hatalarımızdan ısrarla ders almayan üniversiteli kızlar gibi bunu memnuniyetle kabul ettik. Gerçi kendisi perşembe akşamını sınav için ders çalışacağını iddia ettiği saatlerde benimle Facebook’ta chat’leşerek, hatta cevap yazmadığım zaman “Senin de muhabbetine doyum olmuyo” gibi karı tripleri yaparak, yer yer de 9gag’te paylaşımları yaparak tamamladı. Ama artık buluşma Cuma’ya ertelenmişti bir kere, yapacak bir şey yoktu.

Nihayetinde Cuma akşamı ben, Çağatay, Merve, Yiğit ve Ali buluştuk. Çağatay o gün Can’ı aradığını ve kendisinin 8-9 arası sınavdan çıktıktan sonra yanımıza geleceğini söyledi. Biz de kaynağı hiç tükenmeyen boş muhabbetlerimizi sürdürmek için yeni kutsal mekânımız olan Kaos Bar’a gittik.(Elveda Sardunya’s!). Gece gene müthiş ilerliyor ve kahkahalar havalarda uçuyordu. Lakin saat yavaş yavaş 21:30’a gelmesine rağmen Can’dan hâlâ ses seda yoktu. Ve hiç kimse de Can’ın bu ekişi yüzünden kendisini arayıp nerede olduğunu sormak istemiyordu. Bu yüzden Merve kendi telefonunu aldı ve “Durun bari ben arayayım” diyerek Can’ı aradı. Ve ne olduysa ondan sonra oldu.

Can telefonu açtı fakat Merve’nin sesini tanıyamadı. Bir de Merve’nin şirket telefonu Can’da kayıtlı olmadığı için arayanın kim olduğunu sorunca Merve müthiş şovuna başladı. “Merhaba Can nasılsın? Tülay ben, beni hatırlamadın mı?” diye sordu. Can’ın sesini duyamasak da Merve’yi çıkaramadığını anlamak hiç de zor değildi. Can, Tülay’a kim olduğunu sordukça Merve inatla oscarlık bir performansla sergileyerek kendisini hatırlayamadığı için hesap soruyor, Can’ın beynindeki nöronların iletimi teker teker duruyordu. En sonunda Merve “Dershaneden ben ya, nasıl unutursun beni aşk olsun?” diyince Can zerre hatırlamadığı halde “Haa evet hatırladım şimdi!” diyerek sazan gibi atladı. Merve’nin “En İyi Kadın Oyuncu” dalındaki unutulmaz performansını izlerken gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk fakat Merve şovuna aralıksız devam ediyordu. Nihayetinde “Can nerdesin sen? Alsancak’taysan görüşelim?” diyince “Hayır, Bornova’da Kule’deyim ben!” diye yanıtladı Can. Kule dediği yer, FRP ya da Warhammer gibi masaüstü oyunları oynanan, Can’ın sıklıkla uğradığı mabediydi. Taşlar şimdi yerine oturmuştu. Piç bizi sınavdan geç çıkacağım ayağıyla ekmiş ve Kule’ye oyun oynamaya gitmişti. Merve nihayetinde “Peki o zaman sonra görüşürüz” diyerek telefonu kapattığında hepimiz gülmekten altımıza sıçacak durumdaydık.

Ama hepimiz Can’ın az önce arayan kızın kim olduğunu düşünmekten oyun falan oynayamadığını adımız gibi biliyorduk. Ve tezimizin ispatlanması da yalnızca 5dk sürdü. İçi içini yiyen Can, “Aab az önce arayan Merve’miydi?” diye sormak için Çağatay’ı aradı. Çağatay da “Hayır lan, biz Kaos’ta oturuyoz, sen nerdesin gelmicen mi buluşmaya?” diye sorunca da Can’ın aklınca uyanık planını ortaya çıkartan cümle kendi ağzından döküldü:”Aab ben daha yeni çıktım sınavdan. Yetişir miyim siz kalkmadan bilmiyorum aq!”.

Evet kıymetli dostlar, bu yavşağın altı-üstü g*tü boklu bir masaüstü oyunu oynamak adına bizi ekmek için kullandığı s*kten plan, Çağatay-Merve çiftinin unutulmaz oyunculuk performanslarıyla aynen ortaya çıkmıştı. Bizim zaten aşırı zeki bir ekip olduğumuz yetmiyormuş gibi bir de üzerine alkol alınınca zekâmız korkunç bir düzeye fırladığını kendisi hiç hesaba katmamıştı. Gecenin kalan bölümünde Can elbette ki gelmedi ve sınavda olduğu yalanıyla s*kko işlerine kaldığı yerden devam etti. Ulan insan sınavdayken telefonda konuşabilir mi? Bari biraz daha düzgün bir yalan uydur aq, haksız mıyım a dostlar?

Ha ayrıca, son bir ekleme yapmak isterin. Can hala bu planını ortaya çıkardığımızdan habersiz. Kendisi de aynı sizler gibi ilk kez bu satırları okuduktan sonra öğrenecek bu durumu. Tepkisini de hep beraber göreceğiz. Murat’ın da dediği gibi, “Bana ağız *rospuluğu yapma, ben daha *rospuyum aq!”

Kıpsss… ;)