KoSF ekibinde vahşi hayat tehlikelerle doludur. Sürüyle beraber gittiğiniz tatil bölgelerinde her an tetikte olmalı, akşam yemeği olarak yakaladığınız ava sonuna kadar sahip çıkmanız gerekir. Sürü üyeleri temiz hava, yorgunluk ve avın gece geç saatlerde tutulması sonucu oluşan açlık sebebiyle iyice vahşileşir. Özellikle aç ve vahşi bir Murat & Can ikisili kişi başı 30 köfte, 3 tabak makarna, yanında da 2,5 litre kola tüketip sonra da sizin avınıza çöreklenebilir, karşı koymanız durumunda da saldırganlaşabilir. Bu yüzden akşam yemeklerinde avın eşit şekilde parçalanması için ısrarcı olmalı ve sürü üyeleri doyana kadar dikkati elden bırakmamanız gerekir. Daha doğrusu gerekirmiş, ben de çok güzel şekilde öğrendim bunu…
Başı, sonu, unutulmaz intikamıyla her açıdan epik bir
tatildi 2013 Kuşadası tatili. İşte gene güzel bir akşam yemeği vaktiydi
(22:30-23:00 suları falan ) ve yemeğin sonlarına yaklaşıyorduk, sürü üyeleri
sakinleşmiş gibiydi. Allah için de Özgür güzel yemek yapan bir adamdı. Herkes
yemeğin tadını çıkarmış ve açlık hissi azaldıkça uysallaşıp rahatlamaya
başlamıştı. Ben de aynı şekilde kendime gelmiştim, üstelik daha Kipa’dan alınan
bir kutu çiğköfte de cila niyetine bekliyordu hiç dokunulmamış şekilde. Artık
keyif yapabilirdim.
Çiğ köfte kutusunun tamamen dolu olmasının verdiği
rahatlıkla Özgür’le Galatasaray üzerine bir muhabbete giriştim. Masada futbol
muhabbeti de güzel giderdi hani, tam bir zevk pezevengi olmuştum. Fatih Terim
gider mi kalır mı üzerine yapılan bu hoş sohbet de taş çatlasa 50-60 saniye bir
şey sürmüş fakat beni fazlasıyla tatmin etmişti. Artık %95’i dolmuş mideme 2-3
çiğ köfteyle cila yaparak hazzın doruklarına ulaşabilirdim.
Fakat medeniyet bizim yemek masamıza uğramıyordu işte. Bu aç
hayvanlar, bu görgüsüz öküzler, bu medeniyetsiz ayılar, bu cibiliyetsiz
sığırlar ne ara başardılarsa 50 saniye içerisinde bütün çiğköfteyi tüketmeyi
başarmışlardı. Üstelik normalde alsak herkesin burun kıvırdığı ve yemediği bir şeydi çiğ köfte. Ve şundan adım gibi
eminim ki muhabbet esnasında çiğ köftelere yönelik pek fiziksel hareket de
görmemiştik. Büyük ihtimal çiğ köfteleri el değmeden yiyebilmek için telekinezi
yetenekleri kullanarak teker teker tabaktan kaldırmış, sonra havada uçurarak
ağızlarına atmışlardı. Böylesi leş bir mutant grubuydular işte.
Hevesli elimin havada kaldığını gören Özgür götüyle gülmeye
başladı “Birader buraya gelirken kahvaltıda benzer bir salaklığı Murat ve Can’ın
arasına oturarak ben de yaptım ama dersimi aldım” dedi. Haklıydı. Bu
insaniyetsiz eşşeklerden masadaki diğer insanlara da ayırma medeniliğini
beklemek yalnızca benim gerizekalılığım olabilirdi. “Birader siz futbol
konuşurken hızlı hızlı yedik biz onları” dedi Yiğit olacak lord bozuntusu bir
de utanmadan. “Ulan ben daha bir tane
bile yemedim, ayıp insan en azından 1-2 tane ayırır!” diye haykırarak sitem
ettim. Murat da gülerek “Korkma abi sana da ayırdık baksana kutuya iyice” dedi
gülerek.
Kutuya baktım. Haklıydı. Yarısı yenmiş ve üzerinde gayet
toynak ve azı dişi izleri olan yarım bir çiğ köfte beni bekliyordu. Ekipte
gerçekten de hala diğer insanlara saygı göstermesini bilen gerçek bir Urfalı
Lord vardı. Ve yaptığı hayrı ifşa etmemek için de mütevazılık kimliğini sonuna
kadar saklıyordu…
KoSF ekibinde iyi ya da kötü yoktur. Sadece hayvanlar
hayatta kalır…