25 Mart 2012 Pazar

SAPIK DOSYASI

KoSF ekibimizde bildiğiniz üzere türlü türlü insan var, ama inanın gizli bir de sapık olduğunu ancak üç kez tatile gittikten sonra fark edebildik. Evet, şu an okuduklarınızın sizi şaşırttığının farkındayım ama ne yazık ki gerçek bu. Yıllardır kimliğini ortaya çıkartamadığımız bu kişi (veya kişiler) türlü sapkın eylemleriyle tatilimize zarar vermeye çalıştı. Ve bunu her seferinde kimliğini gizli tutmayı başararak yapabildi de! Bu sebeple ekibimiz adına ben Emre olarak sizlere bu gizli sapığın üç ayrı tatilde yaptığı üç ayrı vukuatı anlatacağım ve o tatilde yer alan potansiyel şüphelileri de belirttikten sonra bu sapığın kimliğini ortaya çıkartmak konusunda yardımınızı isteyeceğiz. Hazırsanız başlıyoruz:

DOSYA 1: GÖZLÜK KIRAN SAPIK
Tarih: Eylül 2009
Şüpheliler: Özgür, Çağatay, Yiğit, Can, Murat
İlk tatilimiz olan Kuşadası tatilimizin ikinci gününde sitemizin havuzundan dönmüştük ve akşam yemeğinden önce herkes sırayla duşunu alıyordu. Ben de duşumu aldım ve biraz soluklanmak için evdeki kanepelerden birinin üzerine oturdum. Fakat oturur oturmaz g*tüme bir şeyin battığını hissettim. Derhal ne olduğunun anlamak için ayağa fırlayınca gördüklerim kanımı dondurdu. Birisi uzun yıllardır kullandığım sarı güneş gözlüğümü tam ortasından kırmıştı ve sadece sol tarafını kanepenin üzerine atmıştı. Hemen herkese gözlüğümü kimin kırdığını sordum. Tabi ki hiç kimse eylemi üzerine almadı. 5-10 dakika süren ısrarlı sorularıma rağmen kimse olayı kabullenmeyince sinirlendim ve eşya almak için küfrede küfrede bavulumun yanına gidince ikinci bir şokla karşılaştım: Güneş gözlüğümün sağ tarafı bavulumun içinde konulmuştu…

DOSYA 2: SAKIZLI SAPIK
Tarih: Ağustos 2010
Şüpheliler: Emre, Özgür, Çağatay, Ersen, Yiğit, Can, Murat
İlk sapık şokunun üzerinden koca bir yıl geçmişti ve ikinci tatilimiz için Didim’e gelmiştik. Ve tam bir hafta sürecek olan tatilimizin ilk günleri de gayet iyi gidiyordu. Derken bir sabah balkonumuzdaki koltuğun koltuk aralarına iğrenç biçimde sakız yapıştırıldığını fark ettik. Bunu yapacak kadar denyo, hayvan, öküz ve iğrenç kişi en azından erkekçe ortaya çıkmadı. Neyse ki bu çok büyük bir sorun değildi ve Özgür’ün bu kimliği belirsiz şahıs için ortaya yaklaşık 10 dakika boyunca ettiği insanlık dışı hakaretler bu kişiyi yeterince utandırmış olmalıydı. Azıcık insanlık onuru hiç kimse bu kadar hakaretin arından bir daha asla aynısını yapmazdı. Fakat hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ertesi sabah anladık. Birisi yazlığa aldığımız gazeteyi ve iki ayrı ekini sakızla bir birine yapıştırmıştı. Sapık varlığınız gizlemiyordu artık, geri dönmüştü…

DOSYA 3: GÜNEŞ SAPIĞI
Tarih: Ağustos 2011
Şüpheliler: Emre, Özgür, Ersen, Yiğit, Can, Ali
Üçüncü tatilimiz içinse tekrar Didim’e gelmiş ve olağanüstü bir ev tutmuştuk. Görünüşte her şey güzel gidiyordu fakat ardı ardına tanrının ölümcül darbeler hepimizi altüst edecekti (Bkz: Dark Side of ToF). Tatilin başlamasına saatler kalan arabalı tek kişi olan Çağatay’ın apandisti patlamış, Can ve Ali beyin özürlü gerizekalıları tatil için biriktirmeleri gereken paraları s*ktiri boktan karılarla yemiş, Ersen’in parası ancak tatilin üçüncü günü gelmiş ve en önemlisiyse Ali tatilini bizimle takılmak yerine gerçek bir amsalak olarak cep telefonuyla mesajlaşıyor (hatta bunun için poker bile oynamayarak), kısacası bütün tatil boyunca bizden tamamen kopuyordu (Ali’nin insanüstü bir amsalağa dönüşmesi dosyasını daha sonra detaylı biçimde ele alacağım). Kısacası cennet gibi başlayan tatil kısa sürede yaşayan bir cehenneme dönüşmüştü. Fakat sapık zaman ve mekân dinlemiyordu. Bir sabah görenleri insanlığından utandıracak bir manzarayla karşılaştık. Birisi evvelki gecenin yemeğinin ardından evdeki iki buçuk litrelik kolayı ve büyük yoğurdu dolaptan çıkarıp, bozulsunlar diye balkonun en güneş gören yerine koymuştu. Sabaha kadar Didim’in haşlayan güneşine maruz kalan kola ve yoğurt da tabii ki artık tüketilmez haldeydi. Sapık zaferlerine bir yenisini daha eklemişti. O aslakaybetmiyordu…

Son söz: Evet değerli okurlar, Emre olarak sapık dosyasının detaylarını elimden geldiğince sizlerle paylaşmaya çalıştım. Ama bu beni de ne dersem diyeyim şüpheliler arasından çıkarmıyor elbette. O yüzden sapığın kimliği konusundaki kararı siz kıymetli takipçilerimize bırakıyoruz. Ki inanın üç yıldır bu konuyu defalarca içki masalarında tartışmamıza rağmen bir türlü çözüme ulaşamadık. Belki de sapığın kimliği onunla beraber mezara kadar gidecek, kim bilir? Yalnız şunu da belirtmek isterim; bu üç tatilin haricinde sadece ben, Özgür, Çağatay ve Yiğit, dördümüz Dikili’de iki günlük hoş bir tatil yaptık ve herhangi bir sapık vakasıyla karşılaşmadık. Bunu şu yüzden söylüyorum, eğer sapığın tek bir kişi olduğuna inanıyorsanız ve sapık vakalarının gerçekleştiği üç tatile de gelen ama herhangi bir olayın olmadığı dördüncü Dikili tatiline gelmeyen tek kişi: Mustafa Can Özbaş

Karar size ait…