21 Mayıs 2011 Cumartesi

Gotham'ın Kara Şövalyesi ve İzmir'in Kızları

Benim harika bir çocukluğum oldu değerli takipçiler. Turbo ve Sulugöz sakızları, legolar, K-Nex’ler, Pokemon rüyaları, tasolar, bilyeler, hatta gazoz kapakları, hele bir de bütün gün sokakta türlü türlü aksiyonla vakit geçirmek var ki bütün çocukluğum sokakta geçmiştir resmen. Ama bütün o yılları beraber geçirdiğimiz kuzenim Emre dışarıda eğlenmeyi fazla sevmezdi, çünkü ona göre dışarıda yapılacak şeylerin çok daha fazlası evde yapılarak eğlenilebilirdi. Onu evden çıkartamazdım. Ama açıkçası evde eğlenebilmeyi, bir şeyler araştırmayı, sorgulamayı, oynarken bile bir şeyler öğrenmenin mümkün olduğunu ondan öğrenmiştim. Hele ki beraber saatlerce Batman figürleriyle oynayışımız, dünyadan kopardık resmen. Oyunlarımıza senaryolar yazar, Uzakdoğu dövüş filmleri gibi koreografiler kurgular, çizgi romanlarını okur, çizgi filmini takip eder, her karne dönemi yeni bir Batman oyuncağının hayalinin kurardık. Çocukluğumuzun en büyük tutkularından biriydi resmen Batman. Ama aynı tutkunun yıllar sonra bizi Wayne Enterprises Kulesi’nin tepesinden aşağı düşen Joker’e çevirebileceğini nerden bilebilirdik?

Tarih: Ağustos 2008

Ailevi sebeplerden dolayı zor günler geçirdiğim bir dönemdi. Hayatımda hiçbir şeyim doğru düzgün gitmiyor ve zerre para bulamıyordum. İş buluyor ama hemen çıkarılıyor, doğru düzgün sevgili dahi yapamıyordum. Sırf bu yüzden Cristopher Nolan’ın harika senaryosu ile yeniden yarattığı Batman Begins filmini bile s*kten VCD’ime takıp evde izlemek zorunda kalıyordum. Ve aynı dönemde uzun süredir beklenen The Dark Knight gösterime girmişti. Film dünya çapında gişe rekorları kırıyor, haberden habere, kanaldan kanala geziyordu. Çocukluğumuzun kahramanı gene işbaşındaydı ama ben kuzenimi “İşim var!” diyerek oyalayarak para bulmaya çalışıyordum.

Nihayetinde parayı denkleştirebildim ve Emre’ye mesaj attım. Orkide’ye(Şimdiki adıyla Passtel) gitmek için sözleştik. Gece seansına girecektik. Saat 21.00 sıralarıydı yanlış hatırlamıyorsam. Biletlerimizi aldık ve patlamış mısır almak için sinemanın büfesine gittik. Emre büfeye giderken ‘’Oğlum bak buradan bir şey alma, götünde patlar çok pahalı abi gerek yok’’ dedi. Ben insanların bu derece insafsız olacağını zerre tahmin edemeyerek ‘’Abi nolcak bir bakalım belki alırız’’ diye yanıtladım. Birde ne görelim! Büyük boy patlamış mısır + ‘’kutu’’ kola = 11 lira, sadece patlamış mısır ise 5 liraydı. Bir an Amerika Birleşik Devletlerini g*t deliğimde hissettim, resmen elini boxerımdan içeri sokuyordu sanki. Tam kasiyer kız bize emperyalist suratı ile gülümsemek üzereydi ki oradan hızla uzaklaştık.Ben ’’Abi bune ya *mına koyim?!’’ diyerek Emre’nin suratına bakıyor o ise bu kazık kütlesi ile daha önce karşılaştığı için oldukça sakin vaziyette gülümsüyordu. Ama bu Emre’ydi ve onun için mutlaka mantıklı bir çözüm yolu bulunmalıydı. Hiç kimse bizi bu müthiş filme kutu kolasız girmekten alıkoyamazdı. Ve kuzenim her zaman ki gibi bunu da çoktan düşünmüştü. Orkide’nin en altında Migros vardı ve orda kutu kola sadece 90 kuruştu. Hemen aşağıya inmek için asansöre bindik. Bu sırada Emre heyecanla bana bu müthiş Nolan senaryosu içinden spoiler vermeden bir şeyler anlatmaya çalışıyor, hatta manyak ekibimizin filmin patlama sahnesinde kahkahalar attığını söylüyordu(Emre hayvanı bu filme tam 3 kez daha gitmişti ancak mesele film değildi. Benimle birlikte izlemeyi ve kritiğini yapmayı, en az 50 kere bile gitmiş olsa dert etmeden parasını verip gitmeyi, daha önceki o 50 sefere tercih edebilirdi. Kardeşlik böyle bir şeydi işte).

Her neyse, güzel bir yaz akşamıydı ve İzmir’in mükemmel güzellikteki kızları caddeleri dolduruyor, önümüzden bütün sempatikliği, o tatlı sesleri ile konuşarak geçiyor ve bizi Rock’n Coke çadırı dikmeye zorluyorlardı. Ben, Emre ve Can hızla Migros’a girip kolalarımızı aldık ve güvenlik görevlisi fark etmesin diye benim çantama doldurduk. Dikkat ettiyseniz yazım çok uzun süredir huzur,sevgi,barış ve kardeşlik içinde ilerliyor.Henüz başımıza bir dert açılmadı. Bu yüzden yüce yaratıcının dikkatini çekmemiz uzun sürmedi. O yüzden içimizden ufak bir adrenalin geçmesini bize kâfi gördü.

Yaklaşık on dakika önce aynı metal sensörlü kapıdan, kotumun bel kısmında takılı 50 santimlik metal zincir ile geçmiş olmama rağmen sesini çıkarmayan kapı, içinde kutu kola olan çantamla geçmek istediğim an avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı. Güvenlik görevlisi benden çantamı açmamı istedi. Açınca sanki elmas hırsızlığı yapıyormuşçasına gerildik. Emre gerilince bende gerildim ve aniden ‘’Abi yukarda kutu kola çok pahalı bir kutu kolaya 4 liramı verelim?’’dedim. Adam bize acıyıp geçmemize izin verdi ve hemen yukarıya çıkıp emperyalist suratlı kasiyer karıdan zafer kazanmışçasına ‘’Sadece patlamış mısır’’ diyerek mısırlarımızı aldık ve filmimize girdik.

Film verdiğimiz paranın her kuruşunu hak ediyor, zaman su gibi akıp geçiyordu. Derken ara verildi. Işıklar yandığı an kuzenime bakıp ‘’Vay *mına koyum birader bu ne ya?’’ dedim ve o an nasıl olduysa girişte fark edemediğim şeyleri gördüm. Tam üç sıra önümde mola vermek için ayağa kalkan birbirinden güzel, birbirinden taş üç tane hatun gördüm. Hemen kuzeni dürttüm ve kızlar salondan çıkana kadar bizde oturduğumuz yerde göz banyomuzu yaptık. ’’Abi nasıl?’’ diye sordum. Emre’nin yüz ifadesinden beğendiğini kestirebilmiştim. Mola bitmeden birkaç dakika önce İzmir’in şanına yaraşır güzellikteki bu kızlar biz onları konuşurken onlarda kendi aralarında konuşa konuşa salona geri geldiler. Tam o sırada grubun en fazla hatun götüren adamlarından biri olarak kuzenim bana yaptığı film kıyağına karşılık ona hatun kıyağı yapmak için kızla göz teması bekliyordum. Herşeyin bu derece iyi gittiği bir gecede böylesi tatlı kızlarla göz teması bile bize Martini içiyormuş gibi keyif veriyordu. Ve kız dönerken bir an bana baktı. Benim ona baktığımı fark etti ve ben ona gülümseyip göz kırptım. Kız ise utanarak sırtını döndü ve yerine oturdu. Film başladığı anda ‘’Abi kızlarla kontak kurdum rahat ol’’ dedim Emre’ye. Ve çok geçmeden verdiğim işarete olumlu yanıt geldi. İş attığım kız her zaman ki salak doğasına yenik düştü ve yanındaki kızla bir şeyler konuşarak kıkırdamaya, 5-10 dakikada bir arkalarına dönüp bize bakmaya başladılar. Birbirinden karizmatik ve entelektüel gözüken bu erkek grubuyla kontak kurmak için can atıyorlardı, ama ibne Can’ın bundan hiç haberi yoktu. Lakin yaratıcının sazı eline alması fazla uzun sürmedi. Bu kez direk olarak bizden birini rezil etmek yerine uzaktan halletmeye karar vermişti.

Nihayetinde bu sanat harikası film de sona erdi. Yaratıcının planlarından bir haber olduğumuz için her şey sorunsuz gidiyor gibiydi. Sanat aşkımıza ve egomuza nokta koymak için bu güzel kızların birkaç tatlı ve telefon numaraları yeterliydi bizim için.Kafamı önüme çevirip kızlara baktım.Ceketlerini alırken bile bize bakıyorlardı.Onların yanına gitmek ve tanışmak için adımımı attığımda anda yaratıcının şen kahkahaları ile süslenmiş bir ses geldi o tatlı kızın dudakları arasından:’’E ben filmden hiçbir şey anlamadııım???’’

Başımdan aşağı kaynar sular döküldü.3 saattir Hollywood tarihinin en sağlam senaryolarından birine sahip The Dark Knight’tan kız h-i-ç-b-i-r-ş-e-y anlamamıştı. Böyle bir fiziğin içine beyin yerleştirmeyi unutmuş olamazdı yaratıcı! İçimden koca bir ‘HAY *MINA KOYİM!’’ çığlığı atarak kızlara suratımı çevirdim ve hızla salondan çıktım. O sırada Emre bana ‘’Oğlum niye tanışmadın kızlarla hani tanışacaktın? ‘’ dedi ve ben kuzenime duyduğumu söyledim. Aynı tepki kuzenimden de geldi. Evrenin üst katlarında kahkahalar kopuyordu ve bizim yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.Hevesimiz kursağımızda kursağımız ise götümüze kaçmış vaziyette evlerimizim yolunu tuttuk…

KoSF ekibinin bütün evren düzenine karşı kullanabildiği en büyük silahı, başına ne gelirse gelsin “Cliff gitti Metallica bitti abi!’’ gibi basit esprilerle başlayıp paralel evrenlerde süren, ardından da uzaylıların emici dokusuna kadar gelebilen bir boş muhabbet yeteneğiyle kısa sürede eski haline dönebilmesidir. Nitekim öyle de oldu ve ekip biraz boş muhabbet, biraz film kritiği bolca da kızların götleri hakkında muhabbet yaparak kendi kaderlerine dağıldı. Bir kez daha Batman hayatımıza unutulmaz bir damga vurmuştu.

Kıymetli okurlar, eğer benzer olaylar sizlerin de başından geçiyorsa direniştensiniz demektir!

Ralf bildirdi, tamam!

Yazan: RALF
Edit: knighTeen87

Not: Bu olaya Emre'nin kendi açısından yaklaşımını yakında kendi blog'unda bulabilirsiniz

10 yorum:

  1. Ulan şu olay hayatımda en çok pişmanlık duyguğum olaylardan biridir, aklımı sikeyim ya filmi anlasa ne anlamasa ne aq? Zaman makinesini icad eden bana haber versin lütfen :D

    YanıtlaSil
  2. Zekasını mı sikçen a.k

    YanıtlaSil
  3. Ulan aradan 3 sene geçmiş, şu yazı yazılana kadar aklınızın ucundan gçemiyordu Dark Knight. Neymiş, anlamamışmış!? Kıza filmi anlama kıstası koymayan pompacısıyla mutluluklar dilemek düşer bize artık.

    Yazık olmuş lan.

    rektal

    YanıtlaSil
  4. Böylesine beyin zorlayan bi filmden çıktıktan sonra öyle cevapla karşılaşmak bizde şok etkisi yarattı.Sadece ve sadece dünyadaki herşeyin zeki olmasını ve mantıklı bir düzen içerisinde ilerlemesine karşı normal bakabilirdik.Onun dışındakiler bize tezat gelirdi ki öylede oldu.Halbuksi sanane demi git tanış amk :D

    YanıtlaSil
  5. Bence analiz yanlış tanrının o güne kadar seninle ilgili bir derdi yoktu.
    Ama günkü tepkinden sonra...

    Cebrail: ne yapıyor o yaa ;(
    Tanrı: Şimdi siktim belanı!! Bundan sonra bu ipneye yağmurlu havada su yok

    YanıtlaSil
  6. Ama o filmin bitişi üzerine öyle bir tepki olunca kendini Batman'le yanyana suçla çarpışan Gotham City Polisi gibi hissediyorsun,kendini tutamıyorsun.

    özet:kim olsa aynı şeyi yapardı/hissederdi lan!

    YanıtlaSil
  7. o zaman hiç Tanrı'ya isyan etmeyin birader.
    KArı hemde güzel karı vs Kaliteli film ???
    Kaliteli filmin bir gram şansı yok.

    YanıtlaSil
  8. Rendan

    Murat beyninin içindeki işe yaramayan her bir hücrene tek tek attırayım. Olm sanane kız filmden bi yarrak anlamamışsa. Kızla oturup sabah akşam film muhabbeti mi yapacan baksana dalgana aq

    YanıtlaSil
  9. " Dark Knight Rises " için de böyle bir olay yaşanırsa haberimiz olsun genşler :kıps

    YanıtlaSil
  10. elbetteki olduğu an belirteceğiz, şüphen olmasın. Kıps ;)

    YanıtlaSil