
Tarih: Eylül 2009
Şüpheliler: Özgür, Çağatay, Yiğit, Can, Murat
İlk tatilimiz olan Kuşadası tatilimizin ikinci gününde sitemizin havuzundan dönmüştük ve akşam yemeğinden önce herkes sırayla duşunu alıyordu. Ben de duşumu aldım ve biraz soluklanmak için evdeki kanepelerden birinin üzerine oturdum. Fakat oturur oturmaz g*tüme bir şeyin battığını hissettim. Derhal ne olduğunun anlamak için ayağa fırlayınca gördüklerim kanımı dondurdu. Birisi uzun yıllardır kullandığım sarı güneş gözlüğümü tam ortasından kırmıştı ve sadece sol tarafını kanepenin üzerine atmıştı. Hemen herkese gözlüğümü kimin kırdığını sordum. Tabi ki hiç kimse eylemi üzerine almadı. 5-10 dakika süren ısrarlı sorularıma rağmen kimse olayı kabullenmeyince sinirlendim ve eşya almak için küfrede küfrede bavulumun yanına gidince ikinci bir şokla karşılaştım: Güneş gözlüğümün sağ tarafı bavulumun içinde konulmuştu…
DOSYA 2: SAKIZLI SAPIK

Tarih: Ağustos 2010
Şüpheliler: Emre, Özgür, Çağatay, Ersen, Yiğit, Can, Murat
İlk sapık şokunun üzerinden koca bir yıl geçmişti ve ikinci tatilimiz için Didim’e gelmiştik. Ve tam bir hafta sürecek olan tatilimizin ilk günleri de gayet iyi gidiyordu. Derken bir sabah balkonumuzdaki koltuğun koltuk aralarına iğrenç biçimde sakız yapıştırıldığını fark ettik. Bunu yapacak kadar denyo, hayvan, öküz ve iğrenç kişi en azından erkekçe ortaya çıkmadı. Neyse ki bu çok büyük bir sorun değildi ve Özgür’ün bu kimliği belirsiz şahıs için ortaya yaklaşık 10 dakika boyunca ettiği insanlık dışı hakaretler bu kişiyi yeterince utandırmış olmalıydı. Azıcık insanlık onuru hiç kimse bu kadar hakaretin arından bir daha asla aynısını yapmazdı. Fakat hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ertesi sabah anladık. Birisi yazlığa aldığımız gazeteyi ve iki ayrı ekini sakızla bir birine yapıştırmıştı. Sapık varlığınız gizlemiyordu artık, geri dönmüştü…

Tarih: Ağustos 2011
Şüpheliler: Emre, Özgür, Ersen, Yiğit, Can, Ali
Üçüncü tatilimiz içinse tekrar Didim’e gelmiş ve olağanüstü bir ev tutmuştuk. Görünüşte her şey güzel gidiyordu fakat ardı ardına tanrının ölümcül darbeler hepimizi altüst edecekti (Bkz: Dark Side of ToF). Tatilin başlamasına saatler kalan arabalı tek kişi olan Çağatay’ın apandisti patlamış, Can ve Ali beyin özürlü gerizekalıları tatil için biriktirmeleri gereken paraları s*ktiri boktan karılarla yemiş, Ersen’in parası ancak tatilin üçüncü günü gelmiş ve en önemlisiyse Ali tatilini bizimle takılmak yerine gerçek bir amsalak olarak cep telefonuyla mesajlaşıyor (hatta bunun için poker bile oynamayarak), kısacası bütün tatil boyunca bizden tamamen kopuyordu (Ali’nin insanüstü bir amsalağa dönüşmesi dosyasını daha sonra detaylı biçimde ele alacağım). Kısacası cennet gibi başlayan tatil kısa sürede yaşayan bir cehenneme dönüşmüştü. Fakat sapık zaman ve mekân dinlemiyordu. Bir sabah görenleri insanlığından utandıracak bir manzarayla karşılaştık. Birisi evvelki gecenin yemeğinin ardından evdeki iki buçuk litrelik kolayı ve büyük yoğurdu dolaptan çıkarıp, bozulsunlar diye balkonun en güneş gören yerine koymuştu. Sabaha kadar Didim’in haşlayan güneşine maruz kalan kola ve yoğurt da tabii ki artık tüketilmez haldeydi. Sapık zaferlerine bir yenisini daha eklemişti. O aslakaybetmiyordu…
Son söz: Evet değerli okurlar, Emre olarak sapık dosyasının detaylarını elimden geldiğince sizlerle paylaşmaya çalıştım. Ama bu beni de ne dersem diyeyim şüpheliler arasından çıkarmıyor elbette. O yüzden sapığın kimliği konusundaki kararı siz kıymetli takipçilerimize bırakıyoruz. Ki inanın üç yıldır bu konuyu defalarca içki masalarında tartışmamıza rağmen bir türlü çözüme ulaşamadık. Belki de sapığın kimliği onunla beraber mezara kadar gidecek, kim bilir? Yalnız şunu da belirtmek isterim; bu üç tatilin haricinde sadece ben, Özgür, Çağatay ve Yiğit, dördümüz Dikili’de iki günlük hoş bir tatil yaptık ve herhangi bir sapık vakasıyla karşılaşmadık. Bunu şu yüzden söylüyorum, eğer sapığın tek bir kişi olduğuna inanıyorsanız ve sapık vakalarının gerçekleştiği üç tatile de gelen ama herhangi bir olayın olmadığı dördüncü Dikili tatiline gelmeyen tek kişi: Mustafa Can Özbaş
Karar size ait…
Bana patlamasına hiç şaşırmadım zaten,klasik gelenek oldu bu zaten.
YanıtlaSil1.ci Dosya:Benim hiç kimsenin güneş gözlüğüyle alakam olmadı.Sağda solda Emre'nin ve Yiğit'in güneş gözlüğüne sulananların kimler olduğunu herkes biliyor.
2.ci Dosya:Tatil boyunca tek bir sakız bile çiğnemedim,ama halen daha bu olaydan beni sorumlu tutuyorsanız sizin bileceğiniz iş.
3.cü Dosya:İşte bu konuyu ben de bilmiyorum.O kadar bilinmezlikle sargılı ki bu olay kimse hiçbir şey diyemez.Tabii ki sapığın haricinde...
Söz adaletin...
Asıl suçlular genelde "suçlu kim lan?!" diye soranlardır.Böylece tüm şüpheleri üzerlerinden attıklarını düşünürler. Ben o yüzden Emre'den şüpheleniyorum. Önce kendi gözlüğünü kırdı, gözü dönmüştü. Sonra ilerideki sapık eylemlerine zemin
YanıtlaSilhazırlamak ve hepsinden de paçayı sıyırmak için parçaları ayrı yerlere bıraktı ve sanki bu hiç yaşanmamış gibi görünce çıldırdı. Mükemmel bir oyunculuk performansıydı. Ve bunun arkasından diğer eylemlerini gerçekleştirdi. Son tatilde de sapık eylemlerine devam etseydi, çember çok daralacaktı ve kimliğinin ortaya çıkma olasılığı artacaktı. Çok zorlanmasına rağmen aklından geçen eylemlerin hiçbirini gerçekleştirmedi. İlerideki eylemlerini düşünerek kendini telkin etti.Okumuş olduğunuz yazıyı bitirdi ve arkasından kahkahasını attı.. Çünkü biliyordu. O durdurulamazdı...
:D :D :D
Ejefn
Belki de Sapıkta kendinin Sapık olduğunu olduğunu bilmiyordur ;)
YanıtlaSilGözlük kıran sapık çok korkunçmuş amk her şey beklenir ondan.
YanıtlaSilSapigin can ve murat oldugundan hic suphem yok
YanıtlaSilCan, benim yazdığım şey kişisel bir tespit. Kesin bu demiyorum, sadece dikkatimi çeken bir şeyi paylaşmak istedim. Ki zaten sen olmadığı ortaya çıkarsa da adalet önünde sana karşı özürü de bir borç bilirim :D
YanıtlaSilBu tür amcıklama şeyleri yapıp da sonuna kadar inkar edecek iki adam tanıyorum. Başta Özgür ve hemen ardından onun biricik kuzeni Murat. Her ikisi de sallamada, lafı çevirmede ve üslerindeki suçu başkasına atma konusunda o kadar profesyonel ki (tabi Özgür'le kimse bu konuda yarışamaz), en büyük şüpheli bu iki elemandır bence
YanıtlaSilİlker'in yoruma yarıldım :D:D Yalnız murat özgürün kuzeni değil birader sana yanlış suçlu dosyası vermişler.
YanıtlaSilKatilin (ya da her ne suçlusu ise), daha sonra olay mahalline gelerek olacakları bizzat gözlemlemesi oldukça bilinen bir suçlu psikolojisidir. Şimdi kendimize sormamız gereken soru şu: Gözlük, sakız ve yoğurt olaylarını ilk tespit eden kişi kimdi??
Bir de şöyle bir teorim var:
YanıtlaSilhttp://www.youtube.com/watch?v=qiJENNnf6gs (okurken şunu arkaplana atın)
2009 kışı: Murat, gerçek anlamda acı bile çekmiyor olmalarına rağmen sadece konuşarak var olan insanların hayatlarını anlamsız bir şekilde yaşamalarına oldukça sinirlenir ve kurbanlarını kendisinin 'oyun' adını verdiği bir takım ölüm tuzaklarına kapatmaya başlar. Kurtuluşun anahtarı ise kurbanın kendisinden bir fedakarlıkta bulunmasıdır!
2009 yazı: İlk kurbanı Emre olacaktır. Yaz tatilinde gözlükleriyle oldukça ilgilendiği Emre ve Yiğit'ten kurban olarak Emre'yi seçer ve yanlışlıkla oturarak kırdığı gözlüğün bir parçasını koltuk arasına bir parçasını bavula koyarak, ilk ölüm oyununu başlatır. Ancak Emre testi geçemez sinirine yenik düşer, tüm ekibe küfürler yağdırır ve esas katilin ortaya çıkmaması üzerine kanser olmasıyla oyunu sona erer.
2010 yazı: Murat 2.oyununu oynamaya hazırdır ama çok aktif seks hayatı sebebiyle yakalandığı zührevi hastalık kendisini ölüm döşeğine düşürmüştür. Oyunlarını devam ettirecek yeni varisini seçmek zorundadır. 2. KOSF yaz tatilinde tatil ekibine dahil olan Ersen'i bizzat eğitmeye başlar. Tüm ekibe 'Sakız Oyunu' ile muazzam bir test uygulanacak ve suç ise bu tarz embesilliklerin merkezinde olan Can'a kalacaktır. Ersen'dense nedendir bilinmez hiçbir ekip üyesi şüphelenmeyecektir! Test başarıyla tamamlanır ve tüm ekip çeşitli sinir hastalıklarına yakalanır.
2011 yazı: Murat ölmüştür dolayısıyla tatile gelememiştir. Ancak Ersen'in de bilmediği 2. bir varisi daha vardır ve bu kişi bu defa ekibe en sağlam oyunu oynayacak kişidir. Ekip kendisinin oldukça yüksek bir zeka düzeyine sahip olduğunu bildiğinden asla şüphelenmeyecektir. Bu kişi Ali'dir. Ali'nin yaşamı son manitası sebebiyle oldukça değişmiş; tüm insanlıktan, torba bağlamaktan ve hatta çöreklerden nefret eder hale gelmiştir. Dolayısıyla Murat için oldukça iyi bir varis potansiyeline sahiptir. Yazın ortasında hava 40 dereceleri görüyor iken taze yoğurt ve kolayı ağzı açık şekilde balkonda bırakarak herkesin ağzına sıçar. Son test tam bir katliam yaratır ve herkes kanlı bıçaklı bir şekilde tatilden eve döner.
2012 yazı: Merakla bekliyoruz..
Birader arka plan müziğiyle okuyunca müthiş bi kurgu oldu bu yazı :D
YanıtlaSilolağanüstü bir çözümleme Yiğit, sanırım şimdi bütün taşlar yerine oturdu. sanırım Can'a bir özür borçluyum :D
YanıtlaSilPeki ya tüm bu tespitler aslında gerçekten çok çok uzaksa...
YanıtlaSilMüzikle hakkaten muhteşem oldu son sonuç.
YanıtlaSilBuna vekaleten zaten Piramit adalet sisteminin yanılmaması beni şaşırtmadı,buradan tüm Piramit Mahkemesi (PM) çalışanlarına bir teşekkürü borç bilirim.
Okurken kanım dondu Yiğit, gerçekten mükemmel bir tespit, tebrik ederim :D
YanıtlaSilEjefn(nam-ı diğer Mc_KliM@_uST@sI)
Olum bir kere ben yoğurdu acaip severim.Yani öylece boşta duran bir yoğurdu bozulsun diye terketmek yerine ertesi gün sindirilmiş olarak sıçmayı tercih ederim :D
YanıtlaSilGözlük konusuna gelince ben gözlüğü kırmış olsam kuzenimden bunu neden saklayım AMINA KOYYİM GİDER SÖYLERİM!!!!!! yani.
Atmak istediğim sakızada her zaman havaya atıp bir tane tekme koyar ve cehennemin dibine yollarım kardeş bu sapık ben değilim :D Bence bu olayda dikkatleri kendi üzerinden çekmeyi başarmış bir harvey dent var aq