KoSF ekibinin bugüne kadar başına ne geldiyse KoSF ekibi olmaktan geldi. Biz bu dünya için çok fazla üstün insanlar oldukça ilahi bir güç bizim birleşmemizi istemiyor ve hep acımasız aksilikler yaratıyordu doğal dengeyi sağlamak için. Zaten bu blog’un oluşmasının asıl sebebi de budur. Son derece tehlikeli olan bu bireyler; yan yana geldiklerindeyse düz yolda yürürken bir yere takılıp düşme olasılığı yüzde doksanlara fırlayan tipler haline geliyorlar ilginç biçimde. Evet, biz KoSF ekibiyiz. Bendeniz Ralf blogspot’taki ikinci yazım ile yeni bir sıçışın magnum reklamı gibi zevkli anlarına götüreceğim sizleri...
Tarih: 20 Ağustos 2010
Her şey ekibimizin Didim’de tatil yapmak için bir yazlık kiralaması ile başladı, ki bu iki senedir geleneksel hale getirdiğimiz bir eğlencedir. Ben arkadaşa kaptırdığım para yüzünden zor anlar geçirsem de Özgür’e fazla yüklenmemeye çalışarak tatile geldim. Her şey son derece güzeldi. Ben, Emre, Ersen, Yiğit, Can, Özgür ve Çağatay; kısacası ekibi oluşturan kemik kadro(Özgür o zamanlar Ersen’in kusmuk tabancasına dönüştüğü olaydan sonra kemik kadroda olmasının tek sebebinin Emre’nin hatırı olduğuna iyice inanmaya başlamıştı) hep beraber geceleri çılgınca poker partileri veriyor, Can’ın içip içip insanoğlunun gelmiş geçmiş en yüce varlığı olduğunu ilan edişini ve hepimizi açık açık s*kişini kameraya alıyor, yandaki süper büyük göğüslü ve aynı derecede kro almancı karı ve onun iki taş gibi kızının(biri kızı diğeri kardeşinin kızı) evde 7 erkek kaldığımızı görmesiyle içimize düşüşünü izliyor(Karı sürekli göğüs dekoltesi giyip bizim önümüzde inatla eğiliyordu) ve etraftaki yazlıklardan aynı evde 7 tane genç erkeğin kalışını yadırgayan gözlerle izleyen site sakinlerinin ‘’İpnemi lan bunlar?’’ bakışlarına maruz kalıyorduk. Hatta Özgür’ün alışveriş merkezi gözetmeksizin arakladığı malzemeleri bile fütursuzca yiyor, kısacası tatilimizin keyfini sonuna kadar çıkartıyorduk.
Ben arkadaşlarımı aylardır görmüyor olmama rağmen hiçbir şey değişmediğini rahatlıkla anlıyordum. Değişen tek şey Çağatay’ın ehliyet almış ve oldukça sağlam bir şekilde araba kullanıyor olmasıydı. Daha geldiğimiz andan itibaren amansız bir savaşa başlayıp birbirimizi s*kertme telaşına girmeye başladık. Fütursuzca sokulan laflar, kimisinin güldüğü kimisinin “Hay *mına koyim senin!” dediği espriler, yan komşunun memelerinin dinozor t*şağı(En irisinden) gibi olduğunu bağıra bağıra anlatmalar, vs, ekipte resmen klasik KoSF rüzgârları esiyordu. Ben ise bu olanları bir bir izliyor daha tatilimizin ilk gününde her şeyin mükemmel başladığını düşünüyordum. Bu tatilde de büyük bombalar patlayacağı açıkça ortadaydı.
Bir akşam hep beraber Didim’in sahiline gezmeye çıktık. Daha kapıdan çıkar çıkmaz eve porno star fiziğindeki karıları yarım saate getirebileceğimizi iddia etmeye başlamıştık. Evet, belki bir erkeğin bunu yapabilme gücü vardı ama bizim ne Aston Martin’imiz, ne Maserati’miz, ne de Mercedes’imiz vardı. Hepimizde birer çift orijinal pazar malı parmak arası terlik ve ellerimizde bir paket çiğdem vardı yalnızca. Ve biz umutlarımızı zerre yitirmiyorduk, umut fakirin ekmeğiydi çünkü. İnanın “Olum bak bu gece çok sağlam bir hatun düşer yeminle” diye kaç kere söylediğimizi saymanın imkânı yoktur.
Sahil yoluna ilerlerken Didim’in etrafını sarmış olan zengin İngiliz amcalara ‘’Şuna bak *mına kodumun yavşağı, adamlarda para var birader bütün Didim’i almış ipneler!’’ diye küfrediyor, sonra yine o İngiliz amcaların kızlarına ‘’Olum şunu s*ksek var ya 3 ay oruç tutarız aq’’ diyecek kadar yüzsüz şekilde gezintimizin keyfini çıkartıyorduk. Parmak arası pazar malı terliklerimizi keyifle yere sürtüyor ve hala bu gece karı düşürebileceğimize inanıyorduk inatla. On dakika kadar sonra sahile vardık. Daha geldiğimiz andan itibaren kendimi kaybetmiştim. Etraf cennet gibiydi. Göz alabildiğine güzel Türk ve İngiliz kızları vardı. Şehvetle bu göz banyosunun içinde kendimizi kaybediyorduk, hatta ben kendime geldiğimde ekipten konuşan hiç kimse yoktu, bütün ekip susmuştu. Etrafa bakmaktan resmen benliğimizi yitirmiştik. Biri ayağını uzatıp çelme takmaya kalksa hiçbirimizin sonu 10 dikişten aşağı değildi Gardırop Fuat gibi. İlerledik, ilerledik, karılara baktık, kendimize hakim olduk ve ne görelim!!! YÜZYILIN İCADI!!! YUMRUK MAKİNESİ!!!
Ekipte boy olarak en kısalarından biri benimdir. Ancak bu güne kadar ekibimizde yumruk atma makinesinde beni geçebilen kimse olmadı sevgili okurlar. En yakın rakibime bile 50 puan fark çakabiliyordum. Dövüş sanatlarına ruhunu vermiş olan Can’ın bile Shotokhan yumruğu benim Galactica Phantom’um yanında hiç kalıyordu. Hatta Can sırf bu yüzden bile beni kendine(benden habersiz biçimde) rival seçmiş olabilir. Bunu sadece tanrı bilir…
Can her zamanki gibi kollarının hiç oynatmadan yürüyor, suratında ifadesizlikle dosdoğru yumruk makinesine ilerliyordu. “Hadi lan birer tane çakalım” dedim. Anlaştık ve hep beraber oraya gittik. Ekibin içersindeki müthiş şöhretimden dolayı herkes bu konuda bana güveniyordu. Kadınlı çocuklu bir sürü insan, hatta genç kızlar bile bu makinenin etrafında toplanmış, yumruk atanları izliyordu. Her tipten de insanlar vardı ha! Gerçekten çok sağlam vuranlar da vardı, sadece bir kaç karı kız olur da beni görür, belki yumruk atışımdan etkilenir, bu gece yatağa atarım(böyle bir fikre inanmaları gerçekten çok acı ama umut işte) diye gelen de vardı. Jeton almaya gittik, elimi cebime attım ve tabiî ki param yoktu. Can ‘’Ben alırım aab! Bi tane” dedi ve alıp geldi. Biraz bekledikten sonra sıra bize gelmişti, Can 2 tane vuracak, en sonda da ben vuracaktım. Can onca kalabalığın ortasında klasik karate duruşunu aldı ve bir uzak doğu dövüş sanatları ustası edasıyla yumruğunu çaktı. Ama ne var ki ortalama bir puan elde etmişti. İkincisinde de aynı disiplin ve ciddiyetle yapıştırdı. Ne yazık ki yine orta, hatta belki düşük sayılabilecek bir puan elde etmişti. Nihayetinde sıra bana geldi. Arkamda Emre’nin Yiğit’e söylediği şu lafı duydum:”Aha şimdi Murat s*kecek torbayı!”. Duruşumu alıp bekledim ve konsantre olmaya çalıştım, en sonunda da BÜTÜN GÜCÜMLE VURDUM!!!
Herkes durdu. Bir an bütün kalabalık olduğu gibi sustu. Ben yumruğu salladığım anda kulaklarımda “PAAT!”diye bir ses duymuş olmam gerekirken yalnızca “Pırrp” diye bir ses duyabilmiştim. Ve hayır, osurmamıştım da. Peki ne oldu dersiniz? Kum torbasını ıskalamıştım! Evet, bildiğiniz eşeksel torbayı ıskaladım. Yumruğum kum torbasının kenarındaki dikişlere sürterek “Pırrp” etmişti ve koca torbayı sadece sıyırıp geçmişti. Bunun olduğuna inanmak istemiyordum. Hayatımda böyle bir şey ilk kez başıma geliyordu. Biri beni yerin dibine sokup s*kseydi de şu olay olmasaydı keşke! Ekibimizin hatun düşürme hayalleri belki benim yumruğumdan sonra bir nebze olsa da artacaktı. Ama ben o hayali alıp bütün ekibimin götüne sokmuştum. Tam anlamıyla bir faciaydı.
Scoreboard’a baktığımda yazan puan şuydu ‘’005’’. Evet bildiğiniz 5 tam puan almıştım, ama 1000 üzerinden! Az önce millet 980’leri zorlarken ben sadece 5 puan almıştım. Millete vuruş gücüne göre makinenin yanında ağır sıklet boks şampiyonu, dövüşçü gibi resimler yanarken bana emekleyen bir bebek resmi yanıyordu. Şok oldum. Hemen kafamı aşağı doğru eğdim. Çok basit bir hata yapmıştım. Yumruk atmak için Can’ın arkasında sıramı beklerken o çekildiğinde kum torbasına vurmak için aradaki mesafeyi hesaba katmamıştım. Resmen kum torbasına bir buçuk metre geri duruyordum.900 puanı rahatlıkla alabileceğim yumruğu boşa sallamıştım ama artık geri dönüşü yoktu. Kalabalık arasında gülmeler başladı. İnsanlar 005 puan aldığım için beni çılgınca alkışlıyorlardı. O sırada arkadaşlarıma döndüm tepkileri ve surat ifadelerini görebilmek için. Bütün bu olanlara hiç aldırış etmemeye çalışırken ne göreyim! Ekip ortada yoktu! Pezevenk KoSF ekibi, tarihinde hiçbir arkadaşının ezilmesine zerre acımadığı gibi bana da acımamıştı. KoSF mafya gibiydi, bir kere girdin mi bir daha asla çıkış yoktu. Bütün ekip ellerini cebine sokmuş kafaları kıpkırmızı olmuş şekilde gülerek olay yerinde 10 metre uzaklaşmışlardı çoktan. Ben onlara yaklaştıkça daha da hızlı ilerliyorlardı.
İlahi güç KoSF ekibi tarihinde sonunda bana da ulaşmayı başarmıştı. Ama şunu anlamıyordum. En az 200 kişinin izlediğin bir ortamda ilahi gücün bana bunu yapmasını hazmedemiyordum. Ancak bu sırada yavşak KoSF ekibi DAHA DA hızla yürüyor ve yetişmemi kesinlikle istemiyordu. Yiğit gülmekten bu süreç boyunca tek bir yorum bile yapamamıştı. O esnada yanıma KoSF ekibindeki ilahi lanetten bir türlü kurtulamayan Ersen geldi ve “Abi boşver ya olur böyle şeyler” dedi. Ersen’in bu söylediği lafı kendi lanetine üzüntüsünden mi yoksa erdemli olmasından mıdır bilinmez ”Acını paylaşıyorum abi” olarak algılayıp oradan ışık hızıyla uzaklaştık. Benim için çokta önemli bir mesele değildi, çünkü kendime ispat edecek hiçbir şeyim yoktu. Daha önce defalarca ellerine verdiğim yumruk gücüm orda resmen kendi götüme girmişti. Ama bu KoSF ekibiydi, kendi başındaki laneti gözetmeksizin ekipten birinin başına geliyor oluşunu doğal seleksiyon gibi karşılıyor ve ölümüne gülüyordu pezevenkler.
Eve geldiğimizde bir bira açmak için sabırsızlanıyordum. Hemen poker masasını kurup biramızı yudumlamaya başladık. Lanetin tıpkı bir ses dalgası gibi yavaş yavaş üstünden kalktığını hissediyordum. İlahi güç benle yeterince eğlenmişti. Her şey normale dönüyordu. Çünkü Ersen gene sürekli yeniliyordu. Özgür sırayla millete laf sokuyordu. Emre dikkatli bir şekilde kartlarını oynuyordu. Bense elime döper geldiği anda bütün elimi belli ederek “Rest” diyordum. Yiğit her zamanki gibi insanların dikkatsizce söylediği lafların içinden bir şeyler çıkartıp gülüyordu. Çağatay’da içip içip oyun sırasında “Emre birazdan ayılacağım ben, sarhoş değilim zaten” diyordu. Poker keyfimizin ortasında BangBros yıldızı milf yan komşu muhabbetimizi bölüyor, göğüs çatalı şov yaparcasına dekoltesinin üstüne eğilerek böldüğü oyunumuza zaman zaman dâhil oluyor ve sözlerinin derinliklerinde “Yedinizin de arasına girmek istiyorum” mesajını belli ediyordu. İlahı gücün tam olarak beni serbest bıraktığını Can sayesinde anladım. Kendisi üst kata çıkmış telefonda sevgilisine Duygusal Rör’ler atıyordu. Ve sesi can çekişerek öldürülen köpek yavrusu gibi geliyordu: “Ama aşkım ÖRÖRÖRÖRÖRÖOOUV!!!!”…
Yazan: RALF
Not: Olayın gerçek videosuna buradan ulaşabilirsiniz
Niye paso kendi sikikliğini başkasına bok atarak kapamaya çalışıon lan? Biz senin yandaki hatunlara havada bonusunu sallaya sallaya air bateri yapıp taşak geçilmeni yazıyor muyuz? Az tarafsız ol aq :D
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBonus Stage
YanıtlaSilRendan
YanıtlaSilUlan Murat bi anda gözümden düştün aq böyle bi gerizekalılığı nasıl yaptın harbi çok şaşırdım :D
Boş anıma denk geldi geride duruyordum farketmedim geride kaldığımı
YanıtlaSilBu olayı video alabilme şansı nasıl bana vurdu inanmak mümkün değil :D
YanıtlaSilEee komşular ne oldu onların hikayesi biraz havada kaldı sanki. :D ama 10 numara yazı olmuş her ne kadar mutlu sonla bitmese de.
YanıtlaSilbu tatil hakkında bir kaç yazı daha yazılır.
YanıtlaSilAma çok fena güldüm birader. Benimde bir şeyler yazasım geldi.
Yaz abi valla.Zaten ben yazım çok uzar diye bir çok şeyi katmadım.O tatilden bir kaç yazı daha çıkar garanti
YanıtlaSilValla blog'umuz belirli bi kapasiteye sahip herkese açıktır arkadaşlar :D yazılarınızı bekliyoruz
YanıtlaSil